KANLI KOMEDYA 'CALİGULA' - BEN NASIL GÖRDÜM?
Özgürlük
isteğimiz gördüğümüz zorbalıklara mı bağlıdır? Yoksa tatmadan, öğrenmeden
gözlerimiz özgürlüğü aramaz mı? En yüksek isyan çığlığı ne zaman duyulur?
Stefan Tsanev, bu soruların cevabını 1412 yıl demokrasiye hasret kalan Roma’da
arar. Caligula, Roma’nın imparatorluk
döneminin zalim lideridir. O; yönetimi ele aldığı dönemde Roma’yı azap
çekenlerden, korkanlardan ve kabuğuna gömülenlerden ibaret hale getirir.
Yaptıklarının ardındaki sebep sorgulanadururken Stefan Tsanev, Kanlı Komedya
ile olaya bambaşka bir yerden bakar. Caligula’ya yüklediği motivasyonla yaşanan
ve yaşanmayanların anlaşılmaz
yanlışlığını gösterir.
Kanlı
Komedya, Caligula’nın son gününe ışık tutar. O güne kadar Caligula, sayısız
kıyımın ve adaletsizliğin sebebi olmuştur. Tüm yaptıkları, ona olan nefreti doğurur. Kanlı Komedya’nın Caligula’sı bu nefreti dilemektedir. Hatta dilemenin
ötesinde bu nefreti kazanmak onun hedefidir. Stefan Tsanev’in çizdiği Caligula
bu nedenle bambaşkadır. O, özgürlük sevdasının zorbalığın büyüklüğüyle
derinleştiğine inanır. Öyleyse ne kadar yanlış olursa halk o denli özgürlüğü talep
edecektir –ki istediği de budur–. Caligula bu inançla oyun boyunca yaptıklarını
kendi dahi aklayamayan bir imparator olarak karşımıza çıkar. Ne yaparsa yapsın
karşısında itaat eden bir topluluk bulur ve “Daha fazla ne yapabilirim? Neden
isyan etmiyorlar?” sorusunu oyun boyunca yineler. Kanlı Komedya, duruşu ile
uzun bir sorgulamaya iter seyirciyi. Özgürlüğü öncesinde tatmış olan Romalılar
neden ses çıkarmazlar? Aradan geçen seneler bu öğretiyi zihinlerden silmiş midir? Ve daha önemlisi onlara zincirlerini kırdıracak olan nedir? Tam da bu
noktada Caligula’nın amcası Cladius’u dinleriz: Halk, zorbalıktan başka bir şey bilmiyor; zorbalıkla emzirildiğinden,
zorbalığa anası gibi alışmış ve o yüzden bütün bunları çekiyor; hayır, hayır,
çekmiyor, normal hayatını yaşıyor, bunu normal kabul ediyor, hatta hoşuna
gidiyor, çünkü başka bir hayat bilmiyor. Gerçekten de öyle midir, bu alışmışlık mıdır Roma halkını sessiz
kılan? Caligula’nın günden güne artan çarpıklığı, bu argümanın gücünü kırar.
Öyle ya bu kadarına alışan bir Roma halkı olamaz. Kendini Tanrı ilan eden,
atını konsülü yapan Caligula bir suikaste kurban gitse, tarihe korkunçluğu ile
yazılsa da kitlesel bir tepkiyle karşılaşmaz. Stefan Tsanev’in tepki gösterdiği
de budur. Biliyoruz ki derin bir sessizliğin/sesliliğin sanılandan daha fazla
gerekçesi vardır. Fakat varlığını kabul ettiğimiz tüm bu sebepler ve anlayabildiğimiz insanlar, Roma halkının
tepkisizliğini haklı çıkarmaz. Kanlı Komedya’nın bize verdiği, koca bir kaosun
içindeki bu netliktir.
Kanlı
Komedya: Caligula; konuşmaların hep bir yerlere saplandığı, yoğun bir oyun.
Roma’nın geçmiş isimlerini ve tarihini az çok bilmek tüm bu diyalogları takip
etmek için seyirciye kolaylık sağlıyor. Oyunda Caligula karakteriyle
izlediğimiz Ahmet Saraçoğlu geçmişin anlatıcısı oluyor. Bu sahnelerde, Ahmet
Saraçoğlu’nun anlatısının başarısına ışık tasarımının da katkısı ekleniyor ve oyun oldukça etkileyici hale geliyor. Amca Cladius rolünde Levend Öktem yer
alıyor. Bize, çarpık bir yapının içinde zayıf ama uyanık bir karakterin güç
elde edişini gösteriyor. Caligula’nın sadık Mnester’i ise Ecem Üstündağ
tarafından canlandırılıyor. Dilsiz Mnester, en haklı olduğu anda dahi
haksızlığını kabul etmesi ile Roma halkının sahnedeki sembolü oluyor.
Yönetmenliğini Ragıp Yavuz’un yaptığı Kanlı Komedya; biraz sitem etmek, biraz
çaba aşılamak için sahne alıyor.
Caligula’nın hikâyesi, dehşet saçan bir yönetici ve ona maruz kalan bir halktan ibaret değildir.
Aleni olan yanlışların durdurulmayışı bu hikâyeyi bulanıklaştırır. Margaret Atwood
kitabında “Eğer hayat size yeterince iyi davranırsa, bayım, tüm bunları hak ettiğinize
inanırsınız.” cümlesini kurar. Gerçeklere indiğimizde Caligula sahip olduklarının verdiği inançla halktan isyanı değil, sonsuz itaati bekleyecektir ve davranışları şaşılası değildir. Öyleyse Caligula’ya donukça bakan gözler ona
devam etme inancını vermekten başka neye yarar? Tarih, Roma İmparatorluğu’nun Caligula’sunu
elbette yazacaktır ama bu hikâyenin asıl kahramanı hangi gerekçeyle
imparatorlarına sahip çıktıklarını bilmediğimiz donuk gözlerdir. Akıl hastası
olduğuna inanılan Caligula, Kanlı Komedya’da bize seslenir: Sizce ben mi deliyim? Onlar
mı? Hikâyenin asıl kahramanının kendi önemini anladığı günler olsun!
Yorumlar
Yorum Gönderme