KAFKAS TEBEŞİR DAİRESİ - BEN NASIL GÖRDÜM?
Düşündüklerinizi, eleştirdiklerinizi ve
inandıklarınızı ifade edebilmek ve bunu göremediğiniz nesillere bile duyurmak
bir insan için hayal edilenin üstünde. Brecht, tiyatronun güçlü ve kalıcı bir ismi. Yazdıklarıyla
hayat boyu yapmaya çalıştığı sistem eleştirisini kendi ardına da taşıyor.
Metnin gücüyle sergileyene büyük bir kapı açıyor. Tiyatroadam da bunun
bilincinde, Brecht’in en uzun ve en popüler oyunlarından Kafkas Tebeşir
Dairesi’ni sahnelemeye sezonun açılmasıyla başladı.
Kafkas Tebeşir Dairesi, ismini eski Çin
hikayesinden alan bir toplumsal eleştiri oyunu. Prenslerin çıkardığı isyan sonucu vali idam edilir ve ortaklık iyice karışır. Valinin karısı ise kendini kurtarma telaşı ile çocuğunu geride bırakır. Çocuğu kurtaran ve uğruna
her türlü tehlikeye atılan hizmetçi Grusha olur. Oyun, Grusha’nın verdiği
mücadele ile beraber bize yozlaşmış bir toplum sunar. Brecht, oyunu Nazi
Almanyasının Gürcistan’ı kuşatması ve keçi yetiştirerek geçinen halkın buna
tepkisine dayandırır. Grusha’nın kaçtığı askerler, karşılaştığı soylular ve
halk bize bencilleşmiş ve amacını kâr üzerine kurmuş bir yapıyı işaret eder.
Grusha ise tüm bu yapının içinde doğru olmaya çalışmaktadır. Oyun bize "Anne
kimdir? Ona canını veren mi kanını veren mi?" sorusuyla seslenir. Grusha’nın
çocuğa verdiği emek mi daha ağır basar yoksa valinin karısının çocuk üzerindeki
mülkiyet hakkı mı? Brecht bu soruların cevabını oyun sonunda yanıtlayacaktır. İki perdeden
oluşan oyun, ilk yarısında Grusha’nın hikayesine odaklanırken ikinci yarıda
başka bir uca gidip yargıç Azdak’ı bize tanıtır. Bu kısımda soylular tarafından
yapılan yanlışların farkında olan ve eleştirilerini sesli yapan Azdak ile
tanışırız. Delilik ve bilgeliğin birbirine karışmış halini yansıtan Azdak çeşitli
hadiseler sonucu baş yargıç olarak atanır. Bunun üzerine verilen kararlar hep
zenginin ve güçlünün aleyhine olmaya başlar. Azdak’ın verdiği kararlara karşın
kendisinin de rüşvet alan, kâr güden biri olması Brecht’in toplum eleştirisine
dayanır bana kalırsa. Çünkü Azdak’ın dahi rüşvet alması kimsenin bu yapıdan
kopamadığını, doğru olmanın mantık dışında kaldığını gösterir. Öyle ki Azdak tamamıyla doğru bir karakter olsaydı “Bak hâlâ olabilirsin böyle biri! Sistem ile ne
alakası var?” diyebileceğimiz bir alan olurdu. Brecht oluşturduğu karakterlerin
keskin yönleriyle her şey çok açık bir şekilde yanlış der ve bu nedenle
değişimi çok acil bir ihtiyaç olarak sunar.
Tiyatroadam, Kafkas Tebeşir Dairesi gibi
enerjisiyle seyirciyi dahi yoran bir oyunu sahnelemenin heyecanını taşıyor.
Oyunun en çok konuşulacak taraflarından biri Tiyatroadam’ın kullandığı maskeler.
Brecht’in eleştirdiği tiplemelerin -bidonlardan, şişelerden yaptıkları
maskelerle- yapmacıklığını ve uzaklığını belirginleştiren ekip, izleyen için de
eğlenceli bir hava yaratmış. Daha önce belirttiğim gibi oyunun çok yoğun
olması seyirci ile ekip arasındaki iletişimi zorlaştırıyor. Yani oyun, seyircinin
pür dikkat odaklanmasına ihtiyaç duyuyor. Abartı unsurunu incelediğimizde ise
biraz arada kalabiliyoruz. Tiyatroadam, karakterleri abartılı ama gerçekten de
uzak olmayan noktalardan ele almış. Brecht’in bu noktada durduğu yeri yorumlamak zor olsa da okurken bende daha gerçekçi bir izlenim yarattığını
söyleyebilirim. Oyunu Baba Sahne’nin tiyatroya sahip çıkan kollarında izledim. Ve
bunun da ayrı bir mutluluğu olduğunu söylemeliyim. Siz de Kafkas Tebeşir
Dairesi gibi bolca emek içeren bir oyunu yine her köşesinde emek gördüğünüz
Baba Sahne’de izleyebilirsiniz!
“Bu oyundan ne kazandım?” sorusu bir
Brecht oyunu için olunca çok karmaşık, çok yoğun bir hal alıyor. Brecht'in yansıttığı bir ikilik var. Çoğunluk, insanlığın bencil bir doğaya sahip olduğunu savunurken tamamen bencil karakterlerden ibaret bir yazı oluşturan Brecht'i de eleştirir. Fark edilmesi gereken Brecht'in toplumunun bize uzak ve ideal olmadığıdır. Metnin eleştirdiklerini
bir kenara koyup tiyatroyu bir insanın bu denli güçlü kullanmasının
hayranlığını ve Tiyatroadam’ın bu oyunu seçmesinin memnuniyetini taşıyorum. Ve Brecht’in
sorusunu size soruyorum: Kimin anneniz olmasını isterdiniz: Sizi doğuran mı, kurtaran
mı?
İçten gelen not: Ibeyi-Better In Tune With The Infinite
“ It's frustratin' when you just can't express
yourself
And it's hard to trust enough to undress
yourself
To stand exposed and naked, in a world full of
hatred
Where
the sick thoughts of mankind control all the sacred
I pause, take a step back, record all the
setbacks...”
Yorumlar
Yorum Gönderme